tell

v. söylemek, demek, anlatmak, emretmek, açığa çıkarmak, bildirmek, haber vermek, ayırt etmek
* * *
söyle
* * *
[tel]
verb
1) (to inform or give information to (a person) about (something): He told the whole story to John; He told John about it.) söylemek
2) (to order or command; to suggest or warn: I told him to go away.) emretmek; söylemek; uyarmak
3) (to say or express in words: to tell lies / the truth / a story.) söylemek, anlatmak
4) (to distinguish; to see (a difference); to know or decide: Can you tell the difference between them?; I can\'t tell one from the other; You can tell if the meat is cooked by/from the colour.) söylemek, bilmek, ayırt etmek
5) (to give away a secret: You mustn\'t tell or we\'ll get into trouble.) söylemek, açığa vurmak
6) (to be effective; to be seen to give (good) results: Good teaching will always tell.) belli olmak, etkisini göstermek
•
- teller
- telling

- tellingly

- telltale

- I told you so

- tell off

- tell on

- tell tales

- tell the time

- there\'s no telling

- you never can tell

söyle

/tel/ e. söylemek; anlatmak; tembihlemek; emretmek; bildirmek; göstermek, belli etmek; etkili olmak, göze çarpmak, belli olmak; bilmek, tahmin etmek, seçmek, ayırt etmek; başkasına söylemek all told tümüyle, hep beraber tell off kon. azarlamak, paylamak, fırça çekmek, haşlamak tell on kötü etkisi olmak, kötü etkilemek; kon. gammazlamak, ispiyonlamak, ihbar etmek tell (people/things) apart ayırt etmek

İngiliscə - Türkcə lüğətdə İngiliscə tell sözünün Türkcə mənası nədir? İngiliscə dilindəki tell sözünün Türkcə dilindəki mənasını yuxarıda oxuya bilərsiniz.