kemik

adj. bone, osseous, osteoid
--------
n. bone
--------
pref. osteo
* * *
1. bone
2. os

bone

\"1. bone. 2. osseous. - atmak /a/ 1. to throw a bone (to a dog). 2. to throw (someone) a sop, appease (someone) (used disparagingly). - çıkıntısı process of a bone, projection. - erimesi path. osteolysis. - gibi 1. as hard as a bone; very sound or tough. 2. bone-dry. - gübresi bone meal. - iltihabı/yangısı path. osteitis. -ine/-lerine kadar işlemek to penetrate right to one´s bones. -lerini kırmak /ın/ to give (someone) a good thrashing, beat (someone) up. - kömürü animal charcoal, boneblack. - külü bone ash. - oluşumu osteogenesis. - pensi bone nippers. -leri sayılmak to look like a scarecrow, be too thin. - testeresi bone saw. - törpüsü surgeon´s rasp, raspatory. - unu bone meal. - veremi path. tuberculosis of the bones. - yağı bone oil, Dippel´s oil. - yalayıcı toady, sycophant, bootlicker. \"

[T kemik, from OT *kämik] : bone

a. bone kemik çıkmak (bone) to be dislocated kemik erimesi hek. osteolysis kemik gibi as hard as a bone, as dry as a bone kemik iltihabı/yangısı hek. osteitis kemik kömürü boneblack kemik oluşumu osteogenesis kemik torbası skinny, weed kon./hkr. kemik yağı bone oil kemikleri sayılmak to be skinny, to be all skin and bone kemikleri sızlamak to turn in one's grave kemiklerine kadar işlemek to penetrate right to one's bones kemiklerini ayıklamak to bone kemiklerini kırmak to beat sb up ta a pulp, to tan sb's hide

Türkcə - İngiliscə lüğətdə Türkcə kemik sözünün İngiliscə mənası nədir? Türkcə dilindəki kemik sözünün İngiliscə dilindəki mənasını yuxarıda oxuya bilərsiniz.