sınır

adj. frontier
--------
n. border, frontier, borderline, boundary, limit, borderland, bound, bourn, bourne, butting, circumscription, compass, confine, deadline, line of demarcation, extreme, extremity, limitation, March, pale, purlieu, skirting, stint, verge, watershed

\"border; frontier; boundary, limit; division\"

1. frontier, border. 2. boundary, limit. - açı math. limit angle. - çekmek/koymak /a/ to limit, set a limit to.

a. border; frontier; boundary, limit; division sınır basınç ultimate pressure sınır denetimi limit check sınır dışı etmek to deport sınır gerilme ultimate pressure sınır ihlali frontier infringement sınır işareti landmark sınır koşulu boundary condition sınır koymak to limit sınır tabakası boundary layer sınır tanımamak to cut across all boundaries sınır taşı landmark sınır yük breaking load a, anat. nerve; sinew, fibre; anger, irritation; emotional balance, equanimity ¤ s, kon. crabby kon., irritating, irksome, annoying sinir ağrısı neuralgia sinir argınlığı neurasthenia, nervous breakdown sinir bozukluğu breakdown sinir etmek to aggravate, to rub sb up the wrong way kon., to get sb's back up, to put sb's back up sinir gazı nerve gas sinir harbi war of nerves sinir hastalığı neuropathy sinir hastalıkları uzmanı neurologist sinir hastası neurotic sinir herif sod İİ./arg. sinir hücresi nerve cell sinir kesilmek to become all nerves sinir kökenli hek. neurogenic sinir krizi attack of nerves, fit of hysterics sinir olmak to chafe sinir sistemi nervous system siniri tutmak to have a fit of nerves sinirine dokunmak to get on sb's nerves kon., to grate one's nerves sinirine hakim olmak to keep one's temper sinirleri altüst olmak to be very upset sinirleri tepesinde olmak to be in a bad mood sinirlerini bozmak to get on sb's nerves

Türkcə - İngiliscə lüğətdə Türkcə sınır sözünün İngiliscə mənası nədir? Türkcə dilindəki sınır sözünün İngiliscə dilindəki mənasını yuxarıda oxuya bilərsiniz.