fresh

adj. taze, günlük, yeni, körpe, temiz, giyilmemiş, ışıl ışıl, hayat dolu, serin, canlı, zinde, dinç, arsız, küstah, yüzsüz
————————
adv. taptaze, taze taze
————————
n. serinlik, denize dökülen akarsu
* * *
taze
* * *
[freʃ]
adjective
1) (newly made, gathered, arrived etc: fresh fruit (= fruit that is not tinned, frozen etc); fresh flowers.) taze, körpe
2) ((of people etc) healthy; not tired: You are looking very fresh this morning.) sağlıklı; dinlenmiş
3) (another; different; not already used, begun, worn, heard etc: a fresh piece of paper; fresh news.) yeni, temiz
4) ((of weather etc) cool; refreshing: a fresh breeze; fresh air.) serin, canlandırıcı
5) ((of water) without salt: The swimming-pool has fresh water in it, not sea water.) tatlı, içilebilir
•
- freshen
- freshly

- fresh-water

taze

/freş/ s. taze, körpe; yeni; temiz; tatlı; temiz, kullanılmamış; (yemek) yeni, taze pişmiş; (su, vb.) tatlı; yorulmamış, dinç, taze; sağlıklı, genç, taze; kon. (hava) rüzgarlı ve serin, sert; (kişi) deneyimsiz, toy, acemi, çiçeği burnunda; kon. küstah, arsız, sulu as fresh as new paint taptaze, terütaze, bahar çiçeği gibi fresh air taze hava, temiz hava fresh air inlet taze hava girişi fresh air ventilator taze hava vantilatörü fresh breeze metr. sert briz, şiddetli rüzgar fresh money taze para

İngiliscə - Türkcə lüğətdə İngiliscə fresh sözünün Türkcə mənası nədir? İngiliscə dilindəki fresh sözünün Türkcə dilindəki mənasını yuxarıda oxuya bilərsiniz.