chair

interj. başkan! (parlemento)
————————
n. sandalye, iskemle, koltuk; makam, başkanlık makamı, kürsü; elektrikli sandalye; tahtırevan
————————
v. sandâlyeye oturtmak, makama geçirmek, yetki vermek, başkanlık etmek, yönetmek
* * *
sandalye
* * *
[ eə]
1. noun
1) (a movable seat for one person, with a back to it: a table and four chairs.) sandalye, iskemle
2) (the position of a person who is chairman at a meeting etc: Who is in the chair?) başkan, reis
3) (the office of a university professor: He holds the chair of History at this university.) kürsü
2. verb
(to be chairman at (a meeting etc): He chaired the meeting last night.) başkanlık etmek
- chairlift
- chairman, chairperson, chairwoman

- chairmanship

sandalye

/çeı/ a. iskemle, sandalye; başkanlık makamı; profesörlük makamı, kürsü; (the ile) elektrikli sandalye; (tren rayı) kalası tutturan metal nesne ¤ e. (toplantı) başkan olmak, yönetmek, başkanlık yapmak; (saygı sevgi gösterisi olarak) omuzlarda taşımak be in the chair başkanlık etmek, başkanlık makamında oturmak chair back sandalye arkalığı chair car salonlu vagon chair form kim. koltuk biçimi chair person başkan chair sb off sandalye ile birlikte omuzda taşımak leave the chair başkanlığı bırakmak

İngiliscə - Türkcə lüğətdə İngiliscə chair sözünün Türkcə mənası nədir? İngiliscə dilindəki chair sözünün Türkcə dilindəki mənasını yuxarıda oxuya bilərsiniz.