boot

n. bot, çizme; otel ayakkabı boyacısı; bagaj [aut.]; koruyucu tabaka
————————
v. tekmelemek, tepmek, kovmak, tekme atmak
* * *
1. önyükle (v.)
2. açış (n.)
3. tep (v.)
4. bot (n.)
* * *
[bu:t]
1. noun
1) (a covering for the foot and lower part of the leg, usually made of leather etc: a pair of suede boots.) bot, çizme
2) ((American trunk) a place for luggage in a motor-car etc.) bagaj
2. verb
(to kick: He booted the ball out of the goal.) tekme vurmak, tekme atmak
- give, get the boot

v.tep:n.bot

/bu:t/ a. çizme, bot, potin; oto. İİ. bagaj; kon. tekme; kon. sepetleme, işten atma ¤ e. kon. tekmelemek; sepetlemek, kovmak; bilgisayara işletim sistemi/programı yüklemek boot out kapı dışarı etmek get the boot pabucu eline verilmek, kovulmak give sb the boot pabucunu eline vermek grow/get too big for one's boots/britches yumurtadan çıkıp kabuğunu beğenmemek have one's heart in one's boots ödü kopmak lick sb's boots kon. hkr. çanak yalamak, yalakalık yapmak, yağ çekmek put the boot in tekmeyi patlatmak The boot is on the other foot kon. Eski çamlar bardak oldu to boot üstüne üstlük too big for one's boots kon. burnu havada, kendini beğenmiş, kendini bir şey sanan

İngiliscə - Türkcə lüğətdə İngiliscə boot sözünün Türkcə mənası nədir? İngiliscə dilindəki boot sözünün Türkcə dilindəki mənasını yuxarıda oxuya bilərsiniz.