true

adj. esaslı, gerçek, doğru, hakiki, sahi, tam, içten, aslının aynı, asıl, safkan
————————
adv. doğru, sadık kalarak, gerçekten, tam olarak
* * *
[tru:]
adjective
1) ((negative untrue) telling of something that really happened; not invented; agreeing with fact; not wrong: That is a true statement; Is it true that you did not steal the ring?) doğru, gerçek
2) ((negative untrue) accurate: They don\'t have a true idea of its importance.) doğru, hakiki
3) ((negative untrue) faithful; loyal: He has been a true friend.) sadık, vefalı
4) (properly so called: A spider is not a true insect.) gerçek, tam
•
- trueness
- truly

gerçek

/tru:/ s. doğru, gerçek; halis, hakiki, gerçek, katışıksız; içten, samimi, gerçek; tam, eksiksiz; düzgün; sadık come true gerçekleşmek true air speed gerçek hava sürati true anomaly gökb. gerçek anomali, gerçek ayrıklık true bearing den. gerçek kerteriz true blue İİ. muhafazakar, tutucu, muhafazakar parti üyesi true complement gerçek tamlayıcı true cypress orm. adi servi true form biliş. gerçek şekil, gerçek biçim true sun gökb. gerçek güneş true to -e uygun, ile bağdaşan true to type beklendiği gibi hareket eden, tipine uygun hareket eden

İngiliscə - Türkcə lüğətdə İngiliscə true sözünün Türkcə mənası nədir? İngiliscə dilindəki true sözünün Türkcə dilindəki mənasını yuxarıda oxuya bilərsiniz.