speak

v. konuşmak, ses çıkarmak, söz söylemek, konuşma yapmak, söylemek, haberleşmek, göstermek (özellik)
* * *
konuş
* * *
[spi:k]
past tense - spoke; verb
1) (to say (words) or talk: He can\'t speak; He spoke a few words to us.) konuşmak
2) ((often with to or (American) with) to talk or converse: Can I speak to/with you for a moment?; We spoke for hours about it.) konuşmak
3) (to (be able to) talk in (a language): She speaks Russian.) konuşabilmek
4) (to tell or make known (one\'s thoughts, the truth etc): I always speak my mind.) bilmek, anlatmak, söylemek
5) (to make a speech, address an audience: The Prime Minister spoke on unemployment.) konuşma yapmak
•
- speaker
- speaking

- spoken

- -spoken

- generally speaking

- speak for itself/themselves

- speak out

- speak up

- to speak of

konuş

/spi:k/ e. konuşmak; konuşabilmek, bilmek; söylemek; konuşma yapmak; düşünceleri iletmek so to speak tabir caizse, yani speak for adına konuşmak, sözcülük etmek, -in derdini dile getirmek; önceden ayırtmak speak of -den söz etmek, bahsetmek speak one's mind görüşlerini çekinmeden söylemek speak out sesini yükselterek konuşmak; hiç çekinmeden konuşmak, serbestçe ve açık bir şekilde konuşmak speak softly and carry a big stick aba altından değnek göstermek speak up daha yüksek sesle konuşmak speak volumes for açığa vurmak speaking key konuşma anahtarı speaking tube konuşma borusu

İngiliscə - Türkcə lüğətdə İngiliscə speak sözünün Türkcə mənası nədir? İngiliscə dilindəki speak sözünün Türkcə dilindəki mənasını yuxarıda oxuya bilərsiniz.