push

n. itme, itiş, zorlama, sıkıştırma, çaba, gayret, atak, hamle, sıkışık durum, zor durum, torpil, arka çıkan kimse, kitle, topluluk, grup, çete
————————
v. itmek, itelemek, kakmak, sıkıştırmak, zorlamak, baskı yapmak, devam etmek, yürütmek, çaba harcamak, uğraşmak, zorla kabul ettirmek, reklâmla satmak, uyuşturucu satmak, merdiven dayamak, yaklaşmak (yaş)
* * *
it
* * *
[puʃ]
1. verb
1) (to press against something, in order to (try to) move it further away: He pushed the door open; She pushed him away; He pushed against the door with his shoulder; The queue can\'t move any faster, so stop pushing!; I had a good view of the race till someone pushed in front of me.) itmek
2) (to try to make (someone) do something; to urge on, especially foolishly: She pushed him into applying for the job.) zorlamak, sıkıştırmak
3) (to sell (drugs) illegally.) piyasaya kaçak mal sürmek
2. noun
1) (a movement of pressure against something; a thrust: She gave him a push.) itme, itiş
2) (energy and determination: He has enough push to do well in his job.) kararlılık
•
- push-bike
- push-chair

- pushover

- be pushed for

- push around

- push off

- push on

- push over

it

/puş/ e. itmek; basmak, bastırmak; sıkıştırmak, zorlamak, baskı yapmak; kon. reklamını yapmak; kon. uyuşturucu satmak; kon. ... yaşına merdiven dayamak ¤ a. itme, itiş, kakma, dürtme; ilerleme, hücum; çaba, gayret, güç, enerji; girginlik, girişkenlik; destek, yardım; kon. işten kovulma, atılma push along kon. gitmek, kaçmak, yaylanmak; devam etmek push around kon. boyun eğmeye zorlamak, şamar oğlanına çevirmek push for can atmak, arzulamak, elde etmeye çalışmak push in kon. kabaca (sözünü) kesmek push off arg. siktir olup gitmek, defolmak push on acele etmek; ilerlemek, yoluna devam etmek; cesaret vermek, gaz vermek; (angarya, vb.) üzerine yıkmak push one's luck şansını zorlamak, riske girmek push out kovmak, başından atmak, defetmek push sb to the wall birini köşeye sıkıştırmak push up fiyatları yukarı çekmek get the push arg. sepetlenmek, işten atılmak give sb the push arg. sepetlemek, işten atmak push bolt sürgü push operation biliş. itme işlemi push rod oto. itici mil, itme çubuğu, supap iticisi

İngiliscə - Türkcə lüğətdə İngiliscə push sözünün Türkcə mənası nədir? İngiliscə dilindəki push sözünün Türkcə dilindəki mənasını yuxarıda oxuya bilərsiniz.