public

adj. halk, kamu, genel, umumi, aleni, halka açık, devlete ait, ulusal, milli
————————
n. halk, kamu, amme, seyirci, bar [brit.], birahane [brit.]
* * *
1. genel
2. kamu
* * *
adjective
(of, for, or concerning, the people (of a community or nation) in general: a public library; a public meeting; Public opinion turned against him; The public announcements are on the back page of the newspaper; This information should be made public and not kept secret any longer.) halkla ilgili, umumî
- publicly
- publicity

- publicize, publicise

- public holiday

- public house

- public relations

- public service announcement

- public spirit

- public-spirited

- public transport

- in public

- the public

- public opinion poll

genel

/'pablik/ s. halk için, kamuya ait, kamusal; herkese ait, genel; herkese açık, aleni; herkesçe bilinen, herkesin bildiği; devlete ait, ulusal ¤ a. kamu, halk in public alenen, herkesin önünde, milletin içinde make public halka duyurmak, bildirmek public accounting yetkili muhasebeci public administration kamu idaresi public assistance sosyal yardım public auction açık artırma public bank kamu bankası public company halka açık limitet şirket public conveniences İİ. halk tuvaleti public corporation kamu işletmesi, kamu teşebbüsü public debt kamu borcu, devlet borcu public economy kamu ekonomisi public enemy halk düşmanı public enterprise kamu işletmesi, kamu teşebbüsü public expenditure kamu harcaması public finance kamu maliyesi public fund devlet borcu public house birahane, pab public information halkı uyarı public investment kamu yatırımı public law kamu hukuku, amme hukuku public limited company kamu şirketi, halka açık şirket public monopoly kamu tekeli public notice genel duyuru public offer halka arz public opinion kamuoyu public opinion poll kamuoyu yoklaması public ownership kamu mülkiyeti public-private kamu-özel, karma public property kamu mülkiyeti public purse devlet hazinesi public relations halkla ilişkiler public relations department halkla ilişkiler departmanı public revenue kamu gelirleri public sector kamu sektörü, kamu kesimi public securities devlet tahvilleri public servant devlet memuru public service devlet hizmeti; kamu hizmeti public service vehicle kamu ulaşım aracı public spirited kamu yararına çalışan public transportation toplu taşıma public utilities kamu hizmet kuruluşları public volume biliş. genel kullanım hacmi, genel oylum public works bayındırlık hizmetleri

İngiliscə - Türkcə lüğətdə İngiliscə public sözünün Türkcə mənası nədir? İngiliscə dilindəki public sözünün Türkcə dilindəki mənasını yuxarıda oxuya bilərsiniz.