price

n. fiyat, bedel, paha, eder, değer, para ödülü
————————
v. fiyatlandırmak, fiyatını belirlemek, paha biçmek
* * *
1. fiyat
2. fiyatlandır (v.)
3. fiyat (n.)
* * *
1. noun
1) (the amount of money for which a thing is or can be bought or sold; the cost: The price of the book was $10.) fiyat
2) (what one must give up or suffer in order to gain something: Loss of freedom is often the price of success.) karşılık, bedel
2. verb
1) (to mark a price on: I haven\'t priced these articles yet.) fiyat koymak, fiyatlandırmak
2) (to find out the price of: He went into the furniture shop to price the beds.) fiyat öğrenmek
•
- priceless
- pricey

- at a price

- beyond/without price

fiyat

/prays/ a. fiyat, eder; değer, kıymet, paha; bedel, karşılık ¤ e. fiyatını belirlemek, değer biçmek; fiyat koymak at a price yüksek fiyatla not at any price hiçbir şekilde, katiyen, hayatta (olmaz) price ceiling fiyat tavanı price control fiyat denetimi, fiyat kontrolü price cutting fiyat kırma, indirim yapma price discrimination farklı fiyat uygulaması price effect fiyat etkisi price fixing narh, fiyatları dondurma price freeze fiyatların dondurulması price index fiyat endeksi price leadership fiyat liderliği price level fiyat düzeyi price list fiyat listesi, tarife price maintenance piyasa fiyatlarını sürdürme, fiyatları muhafaza price margin fiyat marjı price of issue emisyon fiyatı, ihraç fiyatı price quotation fiyat kotasyonu price support fiyat desteği price tag fiyat etiketi, fiyat price theory fiyat teorisi price war rekabet için maliyetin altında satış, fiyat savaşı

İngiliscə - Türkcə lüğətdə İngiliscə price sözünün Türkcə mənası nədir? İngiliscə dilindəki price sözünün Türkcə dilindəki mənasını yuxarıda oxuya bilərsiniz.