out

out nədir, İngiliscə nə məna gəlir, Türkcə out nə mənasıdır? İngiliscə - Türkcə

adj. dış, dışarıdaki, uzaktaki, modası geçmiş, olanaksız, işe yaramaz, muhalefet
————————
adv. dışarı, dışarıya, dışarıda, uzakta, açıkta, bitmiş, kalmamış, çıkmış, yeni çıkmış, açığa çıkmış, yüksek sesle, sesli olarak, modası geçmiş, eskimiş, yıpranmış, pratiğini yitirmiş, sönmüş, bozulmuş, eksik, grevde, hatalı
————————
interj. dışarı, defol, çık dışarı
————————
n. atlanmış sözcük, aut, çizgi dışı, çözüm, kurtuluş, çıkar yol, çıkış
————————
prep. daha iyi, daha çok, fazla, büyük, aşkın
————————
v. dışarı çıkarmak, çıkarmak, dışarı atmak, kovmak, nakavt etmek
* * *
dışarı
* * *
1.
1) (adverb, adjective not in a building etc; from inside a building etc; in(to) the open air: The children are out in the garden; They went out for a walk.) dışarı, dışarda, dışarıya
2) (adverb from inside (something): He opened the desk and took out a pencil.) dışarı, dışarıya
3) (adverb, adjective away from home, an office etc: We had an evening out; The manager is out.) dışarı, dışarda, dışarı çıkmış
4) (adverb, adjective far away: The ship was out at sea; He went out to India.) uzakta, uzağa
5) (adverb loudly and clearly: He shouted out the answer.) yüksek sesle, bağırarak?
6) (adverb completely: She was tired out.) tamamen, iyice
7) (adverb, adjective not correct: My calculations seem to be out.) hatalı
8) (adverb, adjective free, known, available etc: He let the cat out; The secret is out.) biliniyor, açığa çıkmış
9) (adverb, adjective (in games) having been defeated: The batsman was (caught) out.) oyun dışı
10) (adverb, adjective on strike: The men came out in protest.) grevde
11) (adverb, adjective no longer in fashion: Long hair is definitely out.) modası geçmiş
12) (adverb, adjective (of the tide) with the water at or going to its lowest level: The tide is (going) out.) alçalmış, alçalıyor
13) (adjective unacceptable: That suggestion is definitely out.) imkânsız
2. as part of a word
1) (not inside or near, as in out-lying.) içte ya da yakın değil
2) (indicating outward movement, as in outburst.) dışa doğru hareket
3) (indicating that the action goes further or beyond a normal action, as in outshine.) Not: işin olağan sınırları geçtiğini gösterir.

- outer
- outermost

- outing

- outward

- outwardly

- outwards

- out-and-out

- out-of-date

- out-of-pocket

- be out of pocket

- out of print

- out of sight

- out of sight, out of mind

- out-of-the-way

- be out for

- be out to

- out of

- out of doors

- out of it

- out of order

- out of the way

- out of this world

- out of work

dışarı

/aut/ be. dışarı, dışarıya; dışarıda; yüksek sesle, bağırarak; adamakıllı, tamamıyla, bütünüyle; modası geçmiş ¤ s. dışta yer alan, dış, harici; uzak, uzakta olan; olanaksız; (ışık, ateş, vb.) sönmüş, sönük; (tahmin, hesap, vb.) yanlış be out cold/like a light kendinden geçmek out and about yataktan kalkıp evden çıkacak halde out and out komple, tam out device biliş. dış aygıt out for -in peşinde out of -den dışarı, dışına, dışında; -siz, -sız; -den, -dan; -den dolayı, -den; -den yapılmış, -den, -dan out of date geçersiz, köhne, modası geçmiş, demode out of doors dışarısı, dışarıda out of gas yorgun argın out of one's head/mind kon. çatlak, üşütük, kaçık, deli out of pocket zararda, içerde; nakit parası olmayan, parasız out of service hizmet dışı out of service time biliş. hizmet dışı zaman out of stock elde kalmamış, mevcudu tükenmiş out of the question olanaksız out to -meye çalışmakta Out with it! Söyle şunu! Out you go! Çık dışarı! out-connector biliş. dış bağlayıcı out-of-balance dengesiz out-of-focus flu, bulanık, odak dışı out-of-line coding biliş. alan dışı kodlama out-plant system biliş. büro dışı sistem, büro dışı dizge


İngiliscə - Türkcə lüğətdə İngiliscə out sözünün Türkcə mənası nədir? İngiliscə dilindəki out sözünün Türkcə dilindəki mənasını yuxarıda oxuya bilərsiniz.

Was this article helpful?

93 out of 132 found this helpful