lose

v. kaybetmek, kaçırmak, kaybolmak, heba etmek, mahrum etmek, azıtmak, geri kalmak
* * *
kaybet
* * *
[lu:z]
past tense, past participle - lost; verb
1) (to stop having; to have no longer: She has lost interest in her work; I have lost my watch; He lost hold of the rope.) kaybetmek
2) (to have taken away from one (by death, accident etc): She lost her father last year; The ship was lost in the storm; He has lost his job.) kaybetmek
3) (to put (something) where it cannot be found: My secretary has lost your letter.) kaybetmek
4) (not to win: I always lose at cards; She lost the race.) kaybetmek
5) (to waste or use more (time) than is necessary: He lost no time in informing the police of the crime.) kaybetmek
•
- loser
- loss

- lost

- at a loss

- a bad, good loser

- lose oneself in

- lose one\'s memory

- lose out

- lost in

- lost on

kaybet

/lu:z/ e. kaybetmek, yitirmek; kaybettirmek; yenilmek, kaybetmek, kazanamamak; harcamak, israf etmek, kaybetmek; duyamamak, görememek ya da anlayamamak, kaçırmak; (saat) geri kalmak lose one's head kontrolünü kaybetmek, sapıtmak lose one's heart abayı yakmak lose one's rag tepesi atmak lose one's shirt meteliğe kurşun atmak lose one's temper tepesi atmak, küplere binmek lose out yenik düşmek; başarısızlığa uğramak lose track of izini kaybetmek

İngiliscə - Türkcə lüğətdə İngiliscə lose sözünün Türkcə mənası nədir? İngiliscə dilindəki lose sözünün Türkcə dilindəki mənasını yuxarıda oxuya bilərsiniz.