محصلة

akıbet; artık; atık; bileşke; çıktı; hâsıla; hâsılat; küsurat; serencam; üretim; ürün; verim

I
مُحَصَّلَة
1. küsurat
Anlamı: artan, geriye kalan parçalar, küsur
2. akıbet
Anlamı: bir şey veya bir durum için son, sonuç
3. atık
Anlamı: atılmış, atılan
4. hâsıla
Anlamı: bir işten elde edilen sonuç
5. hâsılat
Anlamı: ürün, harman
6. çıktı
Anlamı: üretim sonucu ortaya çıkan ürün
7. serencam
Anlamı: bir işin, bir olayın sonu
8. üretim
Anlamı: istihsal, insanların nesneleri sağlamak için doğal çevrelerini değiştirmeleri
9. ürün
Anlamı: doğadan elde edilen, üretilen yararlı şey, mahsul
10. verim
Anlamı: bir iş sonucu elde edilen, randıman
11. artık
Anlamı: içildikten, yenildikten sonra geriye kalan
II
مُحَصِّلَة
1. bileşke
Anlamı: bir cisme uygulanan birkaç kuvvetin toplam etkisine eşit olan kuvvet
2. akıbet
Anlamı: bir şey veya bir durum için son, sonuç
3. hâsıla
Anlamı: bir işten elde edilen sonuç
4. serencam
Anlamı: bir işin, bir olayın sonu

Ərəbca - Türkcə lüğətdə Ərəbca محصلة sözünün Türkcə mənası nədir? Ərəbca dilindəki محصلة sözünün Türkcə dilindəki mənasını yuxarıda oxuya bilərsiniz.