ذعر

afallamak; dayamak; endişe; ezinti; haşyet; havil; korku; korkaklık; korkmak; korkutmak; panik; perva; ürkütmek; ürküntü; yılgı

I
ذَعَرَ
1. korkutmak
Anlamı: korkmasına yol açmak
2. ürkütmek
Anlamı: ürküntü vermek
3. dayamak
Anlamı: hızla, öfke ile veya korkutmak için yaklaştırmak, uzatmak
II
ذَعِرَ
1. korkmak
Anlamı: korku duymak, ürkmek
2. afallamak
Anlamı: şaşkınlıktan sersemleşmek, afallaşmak
III
ذُعْر
1. yılgı
Anlamı: korku, dehşet
2. haşyet
Anlamı: korku, korkma
3. havil
Anlamı: hevl, korku
4. perva
Anlamı: çekinme, sakınma, korku
5. endişe
Anlamı: tasa, kaygı, kuşku, korku
6. korku
Anlamı: bir tehlike karşısında uyanan kaygı duygusu
7. korkaklık
Anlamı: korkak olma durumu
8. ürküntü
Anlamı: ürkme duygusu, tevahuş
9. ezinti
Anlamı: korku veya heyecan sebebiyle duyulan eziklik, sıkıntı
10. panik
Anlamı: ani dehşet duygusu, büyük korku

Ərəbca - Türkcə lüğətdə Ərəbca ذعر sözünün Türkcə mənası nədir? Ərəbca dilindəki ذعر sözünün Türkcə dilindəki mənasını yuxarıda oxuya bilərsiniz.